Breaking News
recent

İSTANBUL BOĞAZINI ATLA GEÇEN KAVİM


Bir çok Peçeneğin Bizans ordusunda hizmet aldığı ve bilhassa 1048`den sonra sayıları artan bu ücretli askerlerin Selçuklulara karşı Anadolu`ya gönderildiği bilinmektedir. Ancak, bunlardan imparator Konstantinos Monomakhos`un emri ile Üsküdar yakasına geçirilen 15.000 Peçenek atlısı, Bizans kaynaklarına (Kedrenos, Zonaras) göre, böyle bir vazifeyi kabul etmeyerek -Boğaziçi`ndeki gemiler kasten kaldırıldığı için- başbuğ Katalın`ın idaresinde atları üstünde boğazı yüzerek Rumeli sahiline çıkmışlar ve Tuna`ya dönmüşler (1050), daha sonra da 1071 Malazgirt muharebesinde Bizans ordusundaki bir kısım Peçenek kuvvetleri Türk soydaşları tarafına geçmişlerdir.


Bizans, doğudan Selçuklu Türklerinin baskısı altında idi. Onlara ancak onlar kadar savaşçı, onlar kadar cesur kuvvetlerle karşı koyabileceğini biliyor ve bunun için de ordusundaki Peçenek süvarilerine güveniyordu. Bu maksatla ordusundaki 15 bin Peçenek atlısını sallarla, gemilelerle Üsküdar`a geçirdi. Peçenek birliği Anadolu içlerine doğru sefere çıkacağını biliyor ama hangi düşmanla vuruşacağını bilmiyordu. Selçuklu soydaşları ile vuruşturulacaklarını öğrenince itiraz ettiler. 


İktidar için, kendilerine il tutmak için soydaşlarıyla savaştıkları olurdu ama, şimdi kime il kazanacaklardı ? Kimin kudretini arttıracaklardı ? "Biz soydaşlarımızla savaşmayız" diye Rumeli`ye dönmek istediler.

Fakat Bizanslılar Peçenek atlılarının geçişini engellemek için Boğaziçi`ndeki bütün gemileri, salları kaldırmışlardı. Peçenek Türkleri ise Rumeli`ye geçmeye kararlıydılar. Fazla düşünmediler. Şimdiye kadar hiçbiri nehri ne kadar coşkun,ne kadar geniş olursa olsun, köprü kurarak geçmemişlerdi. Atlarını, hem de üzerinden inmeden yüzdürmesini biliyorlardı. 



Boğazı geniş bir nehir farzeden 15 bin Peçenek süvarisi atlarını denize sürdüler ve halkın şaşkın bakışları arasında, at sırtında yüzerek Rumeli yakasına geçtiler! Askerlerin atları yüreklendiren naraları ve at kişnemeleriyle Boğaziçi emsali tarihte bir daha görülmeyecek bir gün yaşadı. Halk giyimleri başka, yüzleri, konuşmaları başka ve atları başka olan bu savaşçıları, uzaydan gelmiş masal yaratıkları gibi, âdeta dilleri tutularak seyretti. 



Tarihte Boğazı at sırtında aşan başka bir millet veya ordu görülmedi.

Bu Olayın Bi Değişik Şeklini İse, Hepimizin Bildiği Gibi İstanbul'un Fethi Sırasında, Halic'e denizden girmenin imkansizligi yüzünden 50-70 kadem uzunlugundaki 15-22 sira kürekli 70 kadar gemi, 22 Nisan gecesi sabaha kadar Halic'e geçirilmişti Solakzâde bunu "Himmet-i merdân ile Besiktas dedikleri yerden Kasim Pasa deresine dogru, dag parçasi gibi gemilerin altina rugan (yag) ile terbiye olunmus kütükler döseyip, bir rivayette yelkenler açarak yürüttüler ve gemileri birbirine baglayarak üzerine metrisler koydular" cümleleri ile anlatir.

Onun İçindir Ki:
Atlarını denizden, gemilerini karadan yürütenler yalnız Türklerdir.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.