Nevruz Bayramı nedir ? Nevruz Bayramı neden ve niçin kutlanır ?
Nevruz, Türk dünyasında, ortak kültürel değer olması yönüyle önemli bir yere sahip
olup Türklük dünyasında ve Anadolu’da ortak inanmalarla, ortak heyecanlarla yüzyıllardır
Türk kültürüne özgü özelliklerle kutlanılmaktadır.
Tarihin ilk topluluklarından beri ay, mevsim yıl vb. değişiklikler törenlerle
kutlanmaktadır. Avcı kültüründen tarım kültürüne geçildiğinde tarımda bolluk, bereket için
çeşitli törenler yapılmaya başlanmıştır. Çeşitli kültürlerde mevsim değişiklikleri törenlerle
kutlanır. İslamiyet öncesi Türk kültüründe bahar bayramı yapılarak kıştan sonra canlanan
doğanın sevinçle karşılandığını ve şenlikler düzenlendiğini biliyoruz.
Takvimin olmadığı dönemlerde insanlar hayatlarını temel uğraş konularına göre
düzenlerlerdi. Bunlar; ekin ekme, bağ bozumu, hasat, koç katımı, baharın gelmesi, tabiatın
canlanması vb. gibi olaylardı. (Genç, 1995:15). Ayların, mevsimlerin, yılların düzenli
geçişleri bunlara bağlı olarak bitkilerin düzenli olarak yeşermesi ve sararması, törenleri belirli
bir takvime bağlamıştır. Bir yıl içerisinde doğadaki değişiklikler toplumların hayatını her
zaman etkilemiş ve bu değişiklikler tarih boyunca bütün halklar tarafından çeşitli tören, ayin
ve bayramlarla kutlanmıştır. (Pirverdioğlu, 2002: 44).Bütün milletlerin kültürlerinde görülen yeni yıl törenleri, yaşama biçimlerine,
coğrafyalarına, ekonomik yapılarına, inanç yapılarına uygun koşullarda, uygun zamanlarda
çeşitli pratiklerle kutlanır. İnanca bağlanan yeni yıl törenleri, Asya ve Ön-Asya toplumlarında
benzer iklim ve coğrafya şartlarında zaman, ad ve pratik benzerliğiyle kutlanmıştır
(Malinowski, 1998:152).
Nevruz; uygulamalarda bazı farklılıklar olmakla birlikte, Orta Asya Türk Toplulukları, İran, Anadolu ve Balkanlarda aynı tarihler arasında her toplumca kendine özgü bir nedene dayandırılarak kutlanan geleneksel bir bayram niteliği kazanmıştır. Nevruz sözcüğü Farsça nev (yeni) ve ruz (gün) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmiş olup yeni gün anlamına gelmektedir. Eski İran takvimine göre yılın ilk günüdür ve güneşin koç burcuna girdiği ilkbaharın başlangıcı sayılan bir gündür. Hayvancılıkla, tarımla uğraşan topluluklar için kışın bitip baharın gelmesi yapısal, işlevsel ve yeniden dirilişin sembolleşen başlangıcı olan, gece ve gündüzün eşitlendiği, doğanın uyandığı ve dolayısıyla üremenin başlangıcı olarak kabul edilen 21 Mart tarihi pek çok takvimde ve kültürde yılbaşı olarak kabul edilip kutlanmıştır (Çobanoğlu, 2000:34). Nevruz şenlikleri, geniş bir coğrafyaya yayılmış, çeşitli kültürlerde yer almıştır. Nevruz şenliklerindeki pek çok motif ortak olmakla birlikte her kültür çevresinde farklılıkların görülmesi de doğaldır (Turan, 1998:90). Her sosyal grubun kutlama şekilleri Nevruzun içeriğini farklı belirlemektedir. Bazı toplumlarda mitolojik kaynağa, bazı toplumlarda dini kaynağa oturtulmaya çalışılmıştır. Nevruz, çeşitli toplumlarda kendi kültürünün derinliklerindeki bir olayı kaynak göstererek kültür değerleriyle özdeşleştirip sembolleştirerek bayram niteliğinde kutlanılan gündür. (Tezcan, 1957: 37). Tarih boyunca bütün Anadolu, çeşitli adlarla Nevruzu kutlamıştır. Nevruz; bahar ve bereketi, yeni yıl ve yılın başlangıcını çağrıştırır.
Nevruz; uygulamalarda bazı farklılıklar olmakla birlikte, Orta Asya Türk Toplulukları, İran, Anadolu ve Balkanlarda aynı tarihler arasında her toplumca kendine özgü bir nedene dayandırılarak kutlanan geleneksel bir bayram niteliği kazanmıştır. Nevruz sözcüğü Farsça nev (yeni) ve ruz (gün) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmiş olup yeni gün anlamına gelmektedir. Eski İran takvimine göre yılın ilk günüdür ve güneşin koç burcuna girdiği ilkbaharın başlangıcı sayılan bir gündür. Hayvancılıkla, tarımla uğraşan topluluklar için kışın bitip baharın gelmesi yapısal, işlevsel ve yeniden dirilişin sembolleşen başlangıcı olan, gece ve gündüzün eşitlendiği, doğanın uyandığı ve dolayısıyla üremenin başlangıcı olarak kabul edilen 21 Mart tarihi pek çok takvimde ve kültürde yılbaşı olarak kabul edilip kutlanmıştır (Çobanoğlu, 2000:34). Nevruz şenlikleri, geniş bir coğrafyaya yayılmış, çeşitli kültürlerde yer almıştır. Nevruz şenliklerindeki pek çok motif ortak olmakla birlikte her kültür çevresinde farklılıkların görülmesi de doğaldır (Turan, 1998:90). Her sosyal grubun kutlama şekilleri Nevruzun içeriğini farklı belirlemektedir. Bazı toplumlarda mitolojik kaynağa, bazı toplumlarda dini kaynağa oturtulmaya çalışılmıştır. Nevruz, çeşitli toplumlarda kendi kültürünün derinliklerindeki bir olayı kaynak göstererek kültür değerleriyle özdeşleştirip sembolleştirerek bayram niteliğinde kutlanılan gündür. (Tezcan, 1957: 37). Tarih boyunca bütün Anadolu, çeşitli adlarla Nevruzu kutlamıştır. Nevruz; bahar ve bereketi, yeni yıl ve yılın başlangıcını çağrıştırır.
Türk Kültüründe Nevruz
Nevruz, Türk kültüründe baharı, yaşama
sevincini, su ve kutsal arınmayı, yenilenmeyi, uyanan doğa ile birlikte bolluk-bereketi ve
üremeyi simgeleyen anlam ve ögelerle yüklüdür. Geleneksel ve toprağa bağlı her sosyal
grubun toprakla ilgili baharı, hasadı ve kışa girişi törenlerle kutladığı şenlikler vardır.
Anadolu dışındaki Türklük Dünyası’nda Nevruz’un Kazakistan’da (İbrayev 1996:189),
Kırgızistan’da (Karatayev 1995:229 ), Özbekistan’da (Muratoğlu 1996:281), Azerbaycan’da (Nerimanoğlu 1995:125), Doğu ve Batı Türkistan’da ( Nazar 1996:299), Kırım’da (Özkan 1995:173),
Yakutlar’da (Kirişcioğlu 1995:16 ), Balkan Türkleri’nde (Dede 1978:123), Yugoslavya Türkleri’nde
(Çay 1991:113-114), Kıbrıs Türkleri’nde (Çay 1991:116) kutlandığını öğreniyoruz. Aynı zamanda
Türkiye dışında Azerbaycan, Bulgaristan, Kazakistan, Özbekistan gibi Nevruz geleneğinin yaşandığı
coğrafyalarda konuyla ilgili çeşitli çalışmalar yapılıp kitaplar yayınlanmıştır. ( Oğuz 1995: 19)
Nevruz, kökü çok eski bir geleneğinin Anadolu’da yeniden şekillenip günümüzde de
şenlik ve kutlama biçiminde sürdürülen bir örneğidir. Doğanın uyanması ateşle kutlanır.
Çünkü ateş evreni canlandıran güneşin dünyadaki uzantısıdır.
Nevruz çeşitli efsanelerle örtülerek çok değişik biçimler almıştır. Nevruz Güneşin koç
burcuna girdiği, Tanrının evreni ve insanı yarattığı gün olarak da yorumlanır. İslamiyet öncesi
bahar kutlamalarını yapan Türkler bu kutlamaları Nevruz adıyla daha sonra da
sürdürmüşlerdir. Anadolu’da kutlanan Nevruz şenliklerinin biçimlenmesinde eski Türk bahar
bayramları ve Anadolu’da kutlanan eski bahar şenliklerinin etkisi olmuştur.
Nevruz Osmanlı devrinde, sayılı günlerden biri olarak kutlanmış, güneş koç burcuna
girdiği anda Nevruziye adı verilen macun veya tatlı yemek adet olmuştu. Müneccimbaşı
Nevruz günü padişaha yeni yıl takvimini sunar, aldığı bahşişe “Nevruziye Bahşişi” adı
verilirdi. Nevruz dolayısıyla sadrazam padişaha donanmış atlar, silahlar ve pahalı kumaşlar
gibi hediyeler verir, bunlara “Nevruziye Pişkeşi” denirdi (Levy,1998:234).
Kuzeydoğu Asya’dan merkezi Avrupa’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada yaşayan
Şamanist, Budist, Hıristiyan, Musevi, Müslüman Türk halkları arasında yılbaşı/bahar bayramı
bugün de varlığını korumakta ve her yıl coşkuyla kutlanmaktadır. Bu bayram değişik adlarla
adlandırılsa da fonksiyonel, anlam ve pratik açılardan bir bütün olarak ortaya çıkmaktadır
(Pirverdioğlu, 2002: 44).
Nevruzu yaşatan Türkistan-Rumeli yayına bakıldığında, yapılan çalışmaların özü
itibariyle bölgeseli yerelleştirme ve daha dar bir topluluğa mal ettirme çabalarını içerdiği
görülür. Nevruzu yaşamakta olduğu büyük coğrafyadan ve bu coğrafyada yaşama şansı
bulduğu diğer kültürlerden soyutlamaya çalışmak, kendiliğinden oluşmuş bölgesel
küreselleşmeyi yerelleştirmek olur. Yerelleşen kültür veya mitlerin zaman içinde küresel ve
bölgesel etkilerle ortadan kalkabildiği, özellikle Batı kaynaklı yeni kültürel küreselleşme
uygulamalarının bu süreci hızlandıracağı dikkatten uzak tutulmamalıdır (Oğuz,2002:ss.88-
94).
Nevruzun İslamiyet öncesi, İslamiyet sonrası ve günümüz olmak üzere üç boyutu
vardır.
İslamiyet Öncesi Nevruz:
İslamiyet öncesi Nevruz’un inanç ve pratiklerini şöylece sıralayabiliriz. Nevruz,
hayvancılık ve tarıma dayalı toplumlarda üreme ve üretme işlevlidir. Takvim bilgisine dayalı
kutlama tarihi vardır. Nevruz, doğayla barışık olma ve onlardan yararlanma dileğine dayanır.
Yaratılış ve türeyişe, yeniden doğuş ve doğanın canlandırma inancına ait inanma ve pratikleri
vardır. Nevruz ateşinden atlama, günahlardan arınmadır. Ateş kutsanır, doğanın uyanması
ateşle kutlanır. Ateş; evreni canlandıran güneşin dünyadaki uzantısıdır. Nevruz ateşi, ritüelinbaşlamasında önemlidir. Ateş kültü pek çok uygarlıkta aydınlık, kötülükten arınma,
temizleyicilik ve bereket - bolluk sembolüdür. Aynı zamanda yakılan büyük ateş toprağın
ısınıp uyanması simgesidir. Bahar bayramıdır.
Nevruzun nereden kaynaklandığı sorusuna kendi yerel ortamlarında cevap oluşturan
bu mitlerin bir bölümü tarihten gelmekte, bir bölümü tarihi olaylardan yararlanılarak yakın
dönemlerde kurgulanmaktadır. Nevruz üzerine yapılan aidiyet tartışmalarına her toplumda
farklı olabilen daha doğrusu olması doğal olan bu köken mitleri neden olmaktadır. Nevruzla
ilgili kimi mitler, ilk insanın bugün doğduğunu anlatır. Nevruzun doğumla ilişkilendirilmesi
mantıksal açıdan doğrudur. Çünkü, Nevruzda tabiat adeta yeniden doğmaktadır (Oğuz, 2002:
88-94).
Nevruzun İslamiyet öncesi, İslamiyet sonrası ve günümüz olmak üzere üç boyutu
vardır.
İslamiyet Sonrası Nevruz:
Orta Asya’dan gelip Anadolu’yu yurt tutan Türkler, göç yollarında kültürleşme
yoluyla kültür alışverişinde bulunarak bunları Anadolu’ya taşımışlardır. Taşınan Orta Asya ve
göç yolları kültürü yeni yurt Anadolu kültürü ve İslami kültürle yüzyıllar süren kültürleşme
sürecinde yoğrularak günümüz kültürünü oluşturmuştur.
Anadolu toprakları üzerinde yaşayan halkımızın yaşama biçimleri, hem kendisinden
önce Anadolu’da yaşayan uygarlıkların hem de kendisinin Orta Asya’dan getirdiği kültür
temelleri üzerine kurulmuştur. Nevruz doğa güçlerine törenler düzenleyerek bu törenlerin
toplum yaşantısını kolaylaştırması dileği üzerine kurulmuştur. Doğayla barışık olma isteği bu
şenliklerin temel taşını oluşturur.
Nevruz, İslamiyet sonrası, eski inanç ve pratikleri taşıyarak devam etmiş, yeni
kültürde yeni anlamlar kazanmıştır. Nevruz’a İslami olmayan inanç ve pratiklerle,
İslamiyet’in kabulü sonrası Anadolu ve Anadolu dışı Türk dünyasında inanılan dini inanışlar
ve menkabelerle kutsal kabul edilip yeni anlamlar yüklenerek İslami kimlik kazandırılmıştır.
Bunlardan birkaçını sıralayalım. Allah, yeryüzünü 21 Martta yaratmıştır. Nevruz, Hz.
Adem’in çamurdan yoğrulduğu, Adem ve Havva’nın buluştukları, Nuh’un gemisinin karaya
vardığı, Yusuf Peygamber’in kuyudan kurtarıldığı, Hz. Musa’nın asasıyla Kızıldeniz’i yardığı
gün olarak kabul edilmiştir (Kutlu 1990: 109 ). Nevruz, Hz. Muhammed’in peygamber olduğu
gün olarak kabul edilmiştir. İslamiyet öncesi, su kültünün Hızır’a, toprak kültünün İlyas’a
yüklenmesi tesadüf değildir. Alevi- Bektaşi inanç ve pratiklerinde Nevruz farklı anlamlar
kazanmıştır. Birkaç örnek verelim. Nevruz; Hz. Ali’nin doğum günü ve halife olduğu gün,
Hz. Ali ile Hz. Fatma’nın evlendikleri gün, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in doğduğu gün,
Kerbela olayının olduğu gün olarak kabul edilir (Temren 1995: 152-155).
Nevruz özellikle toprakla ilgili mevsim değişikliği zamanında, kıştan yaza geçişte
kutlanır. Nevruz doğanın canlanmasını karşılayan bir şenliktir. Uyuyan doğa için yiyecek
toplanıp topluca yenir. Günümüze kadar bahar bayramı olarak kutlanmıştır.
Günümüzde Nevruz:
Nevruza çeşitli anlamlar yüklenmesi binlerce yıllık süreçte süreklilik kazanmasına
neden olmuştur. Günümüzde ilk çıkışı işlevsel olan Nevruz, doğanın çözülebilmesi oranında
işlev değiştirerek güncelleşmeğe başlamış ve şenlik şeklini almıştır.
SONUÇ:
Bugün "Nevruz" adıyla yaygınlaşan; ancak Asya'da birçok Türk topluluğu tarafından
hâlâ yeni yılın gelişi ritüelleri içinde kutlanan ve her yeni dönemde yeni mitlerle beslenerek
zenginleşen olgu, başlangıç mitlerinin kitleselleşerek ve kültüre dönüşerek günümüze
ulaşmasından başka bir şey değildir. Türklerdeki Nevruz ve Hıdrellez kutlamalarına ve bu
kutlamalar içindeki inanmalara, ritüellere ve diğer pratiklere bakıldığında, yapılan her şeyin
"yeni yıl”ın gelişini kutlamak olduğu açıkça görülür (Oğuz, 2002: 77-88).
Nevruz, toplumsal yaşamda canlandırıcı etkisinin bulunması, geleneklerin sürmesine
aracı olması, törelerin kökleşmesini sağlaması yönüyle işlevseldir. Nevruz geleneğini
sürdürenler kültür taşıyıcıları olarak görev yapmaktadırlar. Nevruz, halkın ortak duygu ve
düşüncelerini dile getiren, Türk kültürünün korunup yaşatılmasında önemli bir yeri olan
mevsimlik törenlerimizdendir.
Makale: Prof. Dr. Erman ARTUN
KAYNAKÇA: Çay (Abdulhaluk M.), 1995, “Ergenekon Destanı ve Nevruz Bayramı, Ankara.Çobanoğlu (Özkul), 2000, “Türk Dünyası Sosyo-Kültürel Bağlamında Nevruz Bayramının
Yapısal ve İşlevsel Bakımlardan Halk Bilimsel Çözümlemesi” Uluslar Arası Nevruz
Sempozyumu Bildirileri, HAGEM Yayınları, Ankara.
Dede (Abdürrahim), 1978, Batı Trakya Folkloru, Ankara.
Fischer (Ernest) 1985, Sanatın Gerekliliği, Ankara
Genç(Reşat),1995 ,”Türk Tarihinde ve Kültüründe Nevruz” Türk Kültüründe Nevruz
Sempozyumu Bildirileri,Ankara.
İnan (Abdulkadir), 1954, Tarihte ve Bugün Şamanizm, Ankara.
İbrayev (Şakir), 1996, “Kazak Folklorunda Nevruz” Nevruz ve Renkler, Ankara.
Karadağ(Nurhan), 1978, Köy Seyirlik Oyunları, Ankara.
Karatayev (Olcay), 1995, “Kırgız Tarihi ve Nevruz” Nevruz, Ankara.
Kirişçioğlu(Fatih),1995, “Sahalarda Bahar Bayramı”, Milli Folklor, Ankara.
Kostic (Petar), 1972, Preklo Znacenje Godisnijih, Obicaja, Beograd.
Kutlu (M. Muhtar), 2000, “Anadolu’da Nevruz Kutlamalarının Ritüel Niteliği”, Uluslar Arası
Nevruz Sempozyumu Bildirileri, Hagem Yayınları, Ankara
Kutlu (Mustafa), 1990, “Nevruz” Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, c.VII, Dergah
Yayınları, İstanbul.
Malinowski (Bronislaw), 1998, İlkel Toplum, İstanbul.
Muratoğlu (Malik),1996, “Nevruz ve Onun Özbek Halk edebiyatında Terennüm Edilişi”
Nevruz ve Renkler, Ankara.
Nazar (Khudai), 1996, “Afganistan Türklerinde (Güney Türkistanlılarda) Nevruz
Kutlamaları”, Nevruz ve Renkler, Ankara.
Nerimanoğlu (Kamil V. ), 1995, “Nevruz Geleneği ve Azerbaycan, Nevruz”, Nevruz ,
Ankara
Nutku (Özdemir), 1985, Dünya Tiyatro Tarihi, İstanbul.
Prosic (Mirjana), 1976, Obredna Praska u Srbji, Teorijsko Hipoteticki, Okvir Za Proucavanje
Poklada Kao Obreda Prelaza. Etnološke Sveske I, Beograd.
Temren (Belkıs), 1995, “Bektaşi Geleneklerinde Nevruz Kutlamaları: Kırklar Bayramı”,
Folklor/ Edebiyat, sayı:3
Tezcan (Mahmut),1997, “Türk Coşkusunun Simgesi Nevruz”, Türk Dünyası, Ankara.
Turan (Mustafa), 1998,”Tarihi Kaynaklar Işığında Nevruzun Menşei Meselesi”, Milli Folklor,
Ankara.
Oğuz (M. Öcal), 1995, “Türk Dünyasında Nevruz Kitapları”, Milli Folklor, c.4, S.25,Ankara.
Nesilden nesile aktarılan bir geleneğe, tarih bilincine, doğa sevgisine, yaşama sevinicine ve ruh güzelliğine dönüştü Nevruz. Bu coşkuya bir gülle siz de katılın. Kardeşliğin, Baharın bayramı olan Nevruz Bayramımız Kutlu Olsun.
EDİTÖR : BİLGE
Hiç yorum yok: